Güneşi ve Ay’ı kıskanmak




Sabah erken saatlerde uyandım, büyüsünü bozmadan sessizliğini dinledim gökyüzünün…

Güneş yüzünü yavaş yavaş göstermeye başladı. Yeryüzünde ondan bir tane vardı. Ne büyük bir ayrıcalıktı bu ona. Tekti ama herkesin onu gökyüzünde görmek istediğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden pek bir gururluydu bugün…

Ne çok kıskandım onun yeryüzünü aydınlatışını, insanların ona olan sevgisini…

Kuşların sesleri duyuldu, ne kadar neşeli cıvıldıyorlardı. Bir kuş sürüsü geldi güneşle ısınmaya, dans ettiler güneşin etrafında, kendi dillerinde söyledikleri şarkılarıyla…

Ne çok kıskandım onların birbirleri ile anlaşmalarını, hiçbirinin yalnız olmamasını…

İki sevgili geçti el ele yanımdan, nasılda tutmuş ellerini bırakmamacasına, ne hoş bakışmalardı onlar öyle, yüzlerinde aşkın verdiği bir mutluluk okunuyordu, yan yana olmalarının tadını çıkartıyorlardı…

Sanırım ben onları da kıskandım, onlar yan yana gezerken ben tektim, yapayalnız yürüyordum yolda, onlar konuşarak yola devam ederken ben sessizdim, yüzümde asık bir ifade ve kıskançlığın verdiği tatsızlıkla yüzümü ekşitmiştim…

Bitsin istedim bugünü, çok kıskançtım bugün ve çok yalnız, sevmedim bu halimi, yakıştıramadım kendime kıskançlığı…

Sonunda güneş terk etmeye başladı yeryüzünü, fakat ay geldi onun yerini aldı; güneş gündüzleri aydınlatırken, ay da geceyi aydınlatmalıydı, karanlıklarda olanlara ışık olmalıydı. Ne güzel parladı bulutların arasından, dalmışım ayın görkemine... Sanki fark etti incelendiğini, bir tebessüm astı yüzüne. Ona bakan birine gülümsemişti karanlıklardan…

Ne güzeldi karanlıktan ay olarak doğmak, karanlıkta kalanları aydınlatmak, sana bakanlara gülümsemek, ah ah ben Ay’ı da kıskandım bu akşam…


Ya siz kimleri kıskandınız bugün?



Gülten Taşkın




Fotoğraf: deviantART

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bugün Günlerden Hasret

Anneysen Eğer

Bahtımız Güzel Olsun