Kayıtlar

Mayıs, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Çift Göz

Resim
İçinizi yakan bir çift göz olmuştur bu hayatta! Belki şu an yanınızda belki de çok ama çok uzağınızda! Bu satırları okurken kim geldi gözlerinizin önüne bilemem elbet! Fakat eminin özlemişsinizdir! Bir defa daha o gözlerde kaybolmak için kim bilir neler vermezdiniz? Gülten Taşkın Fotoğraf: deviantart

Nerede Eski Komşuluklar?

Resim
Büyüklerimiz hep söze eskiden böyle miydi diye başlarlar ya! Bu defa ben öyle başlayacağım cümlelerime. Yazımı okuyanlardan belki büyüğüm belki küçük fakat sanırım yaş önemli değil böyle şeyleri söylemek için! Eskiden komşuluklar böyle miydi? Sabah kahve bahanesi ile bir araya gelmeler, hele de unutulmaz 5 çayları, akşamları toplanıp erkekler maçtan bahsederken bayanların birbirlerinden çıkardıkları dantel, oya örnekleri nerede kaldı tüm bu sevimlilikler? Hiç unutmam Beşiktaş’taki çocukluğumun komşuluklarını! Gecemiz gündüzümüz yoktu. O zamanlar çocuktum tabi ama herkes tarafından sevilen bir çocuk! Büyükle büyük küçükle küçüktüm! Hatta büyümüş de küçülmüştüm komşularımızın tabiri ile… O zamanlar evlerimizde ne pişirsek tadımlık da olsa komşuya da ikram ederdik. Komşuda pişer bize de düşer boşuna dememişler! Biz hala böyleyiz özenle bir şey yapıldığında komşulara da gider ya da davet edilir beraber yenilir, içilir… Fakat görüyorum ki günden güne yabanileşiyoruz evet yanlış

Haydi, Rast Gele

Resim
Hep sevenlerin vardır çevrende, ailen başta olmak üzere, arkadaşların, dostların ve daha birçok kişi… Hep sevilmek istersin, sevmesen de sevsinler, aramasan da arasınlar istersin… Her seveni sever misin? Aileni ailen olduğu için, arkadaşını seninle ilgilendiği için, dostunu derdini dinlediği, kendini iyi hissetmeni sağladığı için… Bir de ne arkadaşın ne dostun ne ailenden sayamadıkların, bir kalıba koyamadığın, sözcüklere sığdıramadığın kimseler vardır… Onları neden seversin? Her daim ararlar seni, hep güzel şeyler söyler, kendini iyi hissetmeni sağlarlar, mutlu olursunuz onlarla konuşurken, herkesten önce gelir hayatınızda onlar… Peki, kim bunlar? Sevgiliniz mi? Eşiniz mi? Arkadaşınız mı? Dostunuz mu? Zordur bu sorulara cevap vermek, bu sorulara cevap verilemediği için, bir kalıba koyamadığınız için seversiniz onları… Sevgiliniz olsa, büyüsü bozulur aranızdaki bağın, bir süre sonra kopar gider, bunu göze alamazsınız çünkü çok alışmışsınızdır, giderse zo

Kimsenin Gözü Değmesin Gözlerime…

Resim
Kimsenin Gözü Değmesin Gözlerime Beni benimle bırakın bu gece… Efkârım büyük, derdim çaresiz bu gece… Sesime ses, gözüme göz, saçıma kimsenin eli değmesin bu gece… Ölümünün yedinci yıl dönümü bu gece… Yalnızlığa adım atışımın yıl dönümü bu gece… Sesime ses,  Saçıma el, gözüme kimsenin gözü değmesin bu gece… Gülten Taşkın Fotoğraf: deviantart

Seni Seviyorum!

Resim
Ne kadar anlamlı, sıcak bir kelime öyle değil mi? En son ne zaman kullandınız bu kelimeyi? Kime söylediniz? Neden söylediniz? Ben uzun zamandır hiç kimseye söylemediğimi fark ettim geçen gün, bir anda geldi dilime döküldü parmaklarımdan yazılarıma harf harf, içim acıdı masumiyeti karşısında… Oysa ne kadar basite indirgemiştik biz onu, çoğu sakız etmişti ağzına, her önüne gelene söyler olmuştu; fakat bazıları vardı ki benim gibi, söylemezdi öyle kolay kolay kimseye, çıkmazdı her zaman ağızdan bu kelime… Söylenen özel olmalıydı, bu kelimenin masumiyetine yakışmalı, ona söylendiği zaman anlam katmalıydı, kaldı mı masumlar? Herkes üçkâğıtçı olmuş, gönül hırsızı olmuş, her gün farklı çiçeklerden bal alır olmuş, düzen bozulmuş; sevgi, aşk, aşkın masumiyeti kalmamış kimsede, yalan olmuş tüm sevgiler zaman geçtikçe… Yazık bize, yazık bizlere, sevgiyi hafife indirenlere yazık, kimseye inanmayıp sevgisiz kalanlara yazık, ömrünü yalnız geçirenlere yazık… Nerede kaldı örfümüz

Unutacağım…

Resim
Tüm tövbelerimi geri aldım… Doldur be arkadaşım içeceğim… Yüreğimi prangalarla sıkan dertlerimden sıyrılacağım… Gerekirse şişelerde boğulacağım… İlle de unutacağım… Dökeceğim ne varsa yürekte… Şişe boşaldıkça beynimi de boşaltacak… Haydi! Ne duruyorsun doldur, doldur da içeyim… İçeyim de unutayım… Unutmalıyım… Unutacağım… Gülten Taşkın Fotoğraf: deviantart

Gelenler ve Gidenler

Resim
Yaşadığımız hayatta gidene üzülmemek, gelene sevinmemek lazım… Hayatımızdan giden neden gider ki? Ya biri vardır onu heyecanlandıran ya da sıkılmıştır bu aşktan, belki de aşık olmadığını yeni fark etmiştir. İlk gün kalbine düşen kelebekler kaçmıştır yerinden. Gönül köşkünden bunalmıştır. Alışıktır her çiçekten bal alamaya. Yeni çiçekler keşfetmek istemiştir… Peki ya gelen neden gelir? Ya sen çok farklısındır öncekilerden ya da gülüşündeki masumiyete kapılmıştır, gözlerinde okyanusları keşfetmiştir, yüreğinin temizliğini hissetmiştir…  Belki  çok yaralamıştır senden öncekiler onu. Vahşi, acımasız, gaddarca davranmışlardır, çok büyük bencilik yapmışlardır, incitmişlerdir yüreğini. Dinlenecek liman ararken bulmuştur seni. İşte budur aradığım demiş ve kalmıştır yanında…. Bırakmak ister yüreğini ellerine... Teslim eder ruhunu sana... Ta ki sen ihanet edene kadar ona… Belki sen görmüşsündür ihaneti, onun gitmesini beklemek yerine giden olmayı tercih e

Allah'ından Bul Sevgili!

Resim
Ne çok sevmiştik yüreklerimizi. Bakmaya doyamazdık gözlerimize. Ellerimiz ayrılmazdı, sıkı sıkı sarılırdık birbirimize. Kimse ayırmasın diye mi o denli sarıldık acaba? Belki de bir gün ayrılırsak bir daha sarılamayız diye düşünerek bu denli sardık birbirimizi…  İlk görüşte aşk dedikleri bu olsa gerek değil mi sevdiceğim? İlk karşılaşmamızda düşmüştün gönlüme, hissetmiştim. Ben de düştüm senin gönlüne ama ilk ben düştüm senin yüreğine, bunu da yaz bir yere… Arkadaş olamadan sevgili olduk seninle. Kıpır kıpırdı yüreğimiz, dostların diline bile düşmüştük. Ne güzel günlerdi seninle geçen günlerim be sevgili… Çoğu zaman sitem etsem de seni ilk gördüğüm güne, bazen iyi ki gördüm, tattım bu duyguyu diyorum kendime… Çabuk başladı bizde aşk ve başladığı gibi de hemen bitti. Aslında âşık olmuş muyduk birbirimize, o bile meçhul… Ben kapıldım senin rüzgârına, çabuk estin geçtin be canım! Canım dedim bak sana. Dilim başka söyledi, kalemim farklı yazdı. Dilimin söylediği daha güzeldi

Özlemek...

Resim
Onun omzunda seyrettiğim yakamozu özledim… Aslında onun gözlerine yansıyan ışıklardı beni cezbeden… Gecenin karanlığında yüreğimi aydınlatan ay parçası yüzünü özledim… Hafif bir rüzgâr esti, sanki uzaklardan kokusunu getirdi burnuma… Ürperdim bir an...  Aslında onunla olduğum her anı özledim... Kendime bile itiraf edemezken satırlara döküldü özlemim… Gülten Taşkın Fotoğraf: deviantart

Doktor Bey!

Resim
İstanbul’da yaşıyorum doktor bey, havası, suyu yaramıyor bana.  İstanbul’un neresi derseniz bulutları benim mekânım… Neyim olduğunu siz söyleyin. Kaç günlük ömrüm kalmış? Ne kadar daha yaşarım yüreğimdeki cam kırıkları ile ?  Her geçen dakika yeni hüzünler saplanıyor gönlüme… Kimse mutlu değil, herkesin kalbi kanıyor. Neden böyle doktor bey! Her şeyin çaresini buluyorsunuz da mutsuz olmaya çare bulamıyor musunuz? Siz bulun ilacını bu mutsuzluğun, kobay ben olurum… Yeter ki kimse mutsuz, umutsuz olmasın! Gözlerim, çarptığı her gözde acı görüyor. İçime nakış nakış işliyor bu acılar… Ve elimden bir şey gelmiyor. Bu da daha çok dağlıyor kalbimi... Haydi, doktor bey reçetemi yazın gideyim… Gülten Taşkın Fotoğraf: deviantart

Dünya Fazla Dönme Dolap

Resim
Bazen düşünüyorum da ne gereksiz bir kalabalık var etrafta… Sessiz sessiz konuşuyorum içimden… “Ey insan kılığına girmiş kuru kalabalık... Günah olmasa bir kibrit atsam yaksam yok etsem sizi... Dünya’yı kurtarsam fazlalıklardan…” diyorum. Ne sesimi duyan var ne de cevap veren… Dünya fazla dönme dolap, kasıyor beni bu hali… Muhtemelen sizi de kasıyordur, ruhunuz bunalıyordur, sokakta yürümekten nefret ettiğiniz günler çoğunluktadır… Belki de hiç şikâyetçi değilsiniz bu durumdan… İnsanlar özünden uzaklaşmış, sevgiden yoksun, saygıdan eser kalmamış… Gençler saygı yoksulu olmuşlar… Bu devirde büyüklere hürmet kalmamış, ya bizden sonra gelecek nesil nasıl olur? Biz böyleysek onları düşünemiyorum bile… Kimi dost bilsek kuyumuzu kazar olmuş fani dünyada, yedi kat elden zarar gelir derken canımız bildiklerimizden zarar görmüşüz… Herkes mi bu kadar hain? İnsanların, kardeş dediklerimizin kalleşlik mi işlemiş ruhlarına? Nerede kalmış insanlık? Nerede kalmış saygı? Kimi

Şikâyetçiyim Şarkılardan

Resim
Ben şikâyetçiyim; bu şarkılardan, şarkı sözlerinden ve  notalarından. Alıp götürüyor başka diyarlara, yalnızlığımı daha çok hissettiriyor, acıtıyor yüreğimi… Siz şarkılardan şikâyetçi misiniz? Şarkılar sizi de alıp götürüyor mu başka diyarlara? Acıtıyor mu yüreğinizi en derinlerden? Yargılıyorum bugün şarkıları ve sözlerini. Nasıl böyle hüzne boğar insanı bu sözler, nedir bizim duygularımıza bu denli içten hitap edebilmesinin sırrı? Peki, siz yargıladınız mı hiç?'' Sen nereden biliyorsun bunları hissettiğimi?'' diye sordunuz mu şarkılara? Yoksa sadece gözyaşları ile mi eşlik ettiniz onlara? Masanızda bir kadeh, elinizde bir sigara ile… Belki de çoğunuz yitirdiniz hislerinizi, hayat aldı elinizden. Hiçbir anlam yüklemiyor bu şarkılar ve sözleri…     Boş gözlerle bakıp etrafa, sırf sessizlik yok olsun diye mi dinliyorsunuz?     Ah bu şarkılar olmasa olmaz mı?                                                                     Nereden biliyor bu şarkıyı yazan bizim hisleri