Kayıtlar

Eylül, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yokluğun Meçhul

Resim
Gözlerin geceme yıldız Sabahıma güneş Bedenime can Ruhuma isyan Ellerin ömrüme zincir Hayallerime kelepçe Umutlarıma sürgün Dudakların bir günüme zehir Sözlerin zehirli bir mızrak Bakışların nefret Varlığın eziyet Yokluğun meçhul Gülten Taşkın Zanbak Fotoğraf: Pixabay 

Yazık ki...

Resim
Ne yazık ki! Ne yüreğimdeki korkuları dökebildim sana.. Ne gözlerimden süzülen yaşlarımı gösterebildim.. Ne yalnızlıktan ne kadar korktuğumu anlatabildim.. Ne de ruhumdaki kasveti dağıtabildim seninle.. Çünkü; Korkularımı önemsemeyeceğini, Gözyaşlarımın umrunda olmadığını, Yalnızlık korkumu küçümseyeceğini, Ruhumdaki kasveti dağıtamayacağını, Adım gibi biliyordum... Ne acıdır ki! Ne kelimelerimiz uyuştu, Ne hayallerimiz kavuştu,  Ne düşüncelerimiz kesişti seninle... Gülten Taşkın Zanbak Fotoğraf: Pixabay

Bir Kadın Bir Adam

Resim
''Mutsuzluk nedir?'' diyordu adam kadına ve kadın gözleri dalgın yanıtlıyordu yüreğini acıtan soruyu hüzünlü sesiyle... - Başkalarının mutluluğunu ağlayarak seyretmek en büyük mutsuzluktur. Adam aldığı cevaba şaşkın yeni bir soru yöneltiyordu gözleri nemli kadına: -Peki mutluluk neydi? Derin bir iç çekip denizleri bile kıskandıracak güzellikteki gözlerinden süzülen yaşlara aldırmadan cevap veriyordu kadın: - Mutluluk insanı yaşama bağlayan, her anına şükretmesine vesile olan bir kelebeğin ömrü gibi kısa, nefes kadar gerekli kalbin meyvesi. Diyor ve inci tanesi gibi yanaklarından süzülen yaşları dokunsan kırılacak naiflikteki parmakları ile siliyordu. Adam karşısındaki nadide güzelliğin bu denli yaralı olabilmesine içten içe üzülüyor, rüzgarda savrulan güneşi kıskandıran saçlarını okşamamak için kendini zor tutuyordu. Adamın üzüntüden sesi çatallaşıyor, kelimeler boğazına diziliyordu. Yine de sorularını sormadan gitmek istemiyordu.

Ne Güzeldik Biz Be Sevgili

Resim
Birbirimize aşkla bakan gözlerimize ne oldu da böyle, yerini karşımızda şeytan varmış bakışı aldı? Birimizin canı yansa diğerimizin de yanardı. Şimdi "Abartma, bir tek sen mi çekiyorsun bu acıyı?" cümleleri dolandı dilimize. Yüreğimizdeki o ilk günün heyecanı hangi enkazın altında kaldı da tekrar çıkamadı gün yüzüne. Ne güzeldik be sevgili. Dinlediğimiz müziğin nakaratında sarhoş olurduk. Şimdi o nakaratlarda boğulur olduk. İzlediğimiz filmler vardı ya hani izlerken birbirimizi kıskandığımız. Şimdi en acıklı filmin baş rolündeyiz. Sabahları mutlulukla hazırlanan kahvaltılar yerini mecburiyete mi bıraktı be sevgili... Arada yaptığın sürprizler unutulmuşluğun gölgesinde solup gitti. Ne güzeldik be sevgili. Herkesin dediği cicim aylarının rüzgarında sevgi bağımıza tutunamadan savrulduk ayrı kanepelere. Sevda bu muydu be sevgili? Ömrü kelebek gibi miydi? Yoksa bir serçenin gözyaşları kadar acıklı mıydı yaşadıklarımız?