Bir Kadın Bir Adam



''Mutsuzluk nedir?'' diyordu adam kadına ve kadın gözleri dalgın yanıtlıyordu yüreğini acıtan soruyu hüzünlü sesiyle...

- Başkalarının mutluluğunu ağlayarak seyretmek en büyük mutsuzluktur.

Adam aldığı cevaba şaşkın yeni bir soru yöneltiyordu gözleri nemli kadına:

-Peki mutluluk neydi?

Derin bir iç çekip denizleri bile kıskandıracak güzellikteki gözlerinden süzülen yaşlara aldırmadan cevap veriyordu kadın:

- Mutluluk insanı yaşama bağlayan, her anına şükretmesine vesile olan bir kelebeğin ömrü gibi kısa, nefes kadar gerekli kalbin meyvesi.

Diyor ve inci tanesi gibi yanaklarından süzülen yaşları dokunsan kırılacak naiflikteki parmakları ile siliyordu.

Adam karşısındaki nadide güzelliğin bu denli yaralı olabilmesine içten içe üzülüyor, rüzgarda savrulan güneşi kıskandıran saçlarını okşamamak için kendini zor tutuyordu.

Adamın üzüntüden sesi çatallaşıyor, kelimeler boğazına diziliyordu. Yine de sorularını sormadan gitmek istemiyordu.

- Peki ya aşk nedir?

Kadının kiraz dudaklarında alaycı bir gülümseme beliriyordu birden.

- Akıllı insan ota böceğe, doğaya, suya, havaya yada bir çiçeğe aşık olur da Allah'ın yarattığı bir kula aşık olmaz. Çünkü aşk gelirse başa, akıl uçar gider havaya. Yere çakılması da uzun sürmez...

''Neden uzun sürmez?'' der adam aniden.

- Aşkın ömrü kısadır. Yerini çabuk terk eder başka yüreklere gider. Giderken aşkın yerini sevgi ve saygı alır. Sevgi bir pamuk ipliğine bağlıdır çoğu kadının yüreğinde. Bir koparsa saygı kalır geriye, çoğu ömrünü sadece bununla geçirir. Mutluluğu, sevgiyi öteleyerek. Başkalarının mutluluklarına iç çekerek...

Der ve birden kalkar yerinden. Hani misafirlikte derler ya zengin kalkışı oldu bu! Tam da o edayla terk eder yerini.

Adam sadece bakakalır ardından....


 Aşkın her daim kalbinizde olması dileği ile, hoşça kalın.


Gülten Taşkın Zanbak


Fotoğraf: Pixabay

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bugün Günlerden Hasret

Gelenler ve Gidenler

Anneysen Eğer