Sosyomavi

Oysa ben sindire sindire sevecektim seni Ellerin ellerime, gözlerin gözlerime, yüreğin yüreğime sinecekti. Neydi bu telaş? Yangından mal kaçırır havaları? Neyin yangını idi bu... Telaşlı sevmeler sinmedi sanki içimize. Yüreklerimiz yanmadı sanki sevdalı gibi. Gözün kaydı, yüreğin yanıldı.  Telaşla sevmekten mi oldu yoksa bütün bunlar... Sindire sindire sevse idik böyle olur muydu ki? Hatta bir şarkı vardı eskilerde dinlediğim "İlk göz vuruşunda içime sindin" diyordu.  Bizde tersi mi oldu sevgili? Acelen hayatın kısa olmasından mıydı?   Nedir bilemedim ki! Gülten Taşkın Zanbak Fotoğraf: Pixabay

Gözlerin geceme yıldız Sabahıma güneş Bedenime can Ruhuma isyan Ellerin ömrüme zincir Hayallerime kelepçe Umutlarıma sürgün Dudakların bir günüme zehir Sözlerin zehirli bir mızrak Bakışların nefret Varlığın eziyet Yokluğun meçhul Gülten Taşkın Zanbak Fotoğraf: Pixabay 

Ne yazık ki! Ne yüreğimdeki korkuları dökebildim sana.. Ne gözlerimden süzülen yaşlarımı gösterebildim.. Ne yalnızlıktan ne kadar korktuğumu anlatabildim.. Ne de ruhumdaki kasveti dağıtabildim seninle.. Çünkü; Korkularımı önemsemeyeceğini, Gözyaşlarımın umrunda olmadığını, Yalnızlık korkumu küçümseyeceğini, Ruhumdaki kasveti dağıtamayacağını, Adım gibi biliyordum... Ne acıdır ki! Ne kelimelerimiz uyuştu, Ne hayallerimiz kavuştu,  Ne düşüncelerimiz kesişti seninle... Gülten Taşkın Zanbak Fotoğraf: Pixabay

''Mutsuzluk nedir?'' diyordu adam kadına ve kadın gözleri dalgın yanıtlıyordu yüreğini acıtan soruyu hüzünlü sesiyle... - Başkalarının mutluluğunu ağlayarak seyretmek en büyük mutsuzluktur. Adam aldığı cevaba şaşkın yeni bir soru yöneltiyordu gözleri nemli kadına: -Peki mutluluk neydi? Derin bir iç çekip denizleri bile kıskandıracak güzellikteki gözlerinden süzülen yaşlara aldırmadan cevap veriyordu kadın: - Mutluluk insanı yaşama bağlayan, her anına şükretmesine vesile olan bir kelebeğin ömrü gibi kısa, nefes kadar gerekli kalbin meyvesi. Diyor ve inci tanesi gibi yanaklarından süzülen yaşları dokunsan kırılacak naiflikteki parmakları ile siliyordu. Adam karşısındaki nadide güzelliğin bu denli yaralı olabilmesine içten içe üzülüyor, rüzgarda savrulan güneşi kıskandıran saçlarını okşamamak için kendini zor tutuyordu. Adamın üzüntüden sesi çatallaşıyor, kelimeler boğazına diziliyordu. Yine de sorularını sormadan gitmek istemiyordu.

Birbirimize aşkla bakan gözlerimize ne oldu da böyle, yerini karşımızda şeytan varmış bakışı aldı? Birimizin canı yansa diğerimizin de yanardı. Şimdi "Abartma, bir tek sen mi çekiyorsun bu acıyı?" cümleleri dolandı dilimize. Yüreğimizdeki o ilk günün heyecanı hangi enkazın altında kaldı da tekrar çıkamadı gün yüzüne. Ne güzeldik be sevgili. Dinlediğimiz müziğin nakaratında sarhoş olurduk. Şimdi o nakaratlarda boğulur olduk. İzlediğimiz filmler vardı ya hani izlerken birbirimizi kıskandığımız. Şimdi en acıklı filmin baş rolündeyiz. Sabahları mutlulukla hazırlanan kahvaltılar yerini mecburiyete mi bıraktı be sevgili... Arada yaptığın sürprizler unutulmuşluğun gölgesinde solup gitti. Ne güzeldik be sevgili. Herkesin dediği cicim aylarının rüzgarında sevgi bağımıza tutunamadan savrulduk ayrı kanepelere. Sevda bu muydu be sevgili? Ömrü kelebek gibi miydi? Yoksa bir serçenin gözyaşları kadar acıklı mıydı yaşadıklarımız?

deviantart Sizi her an sevdiğini söylemekten çekinmeyen bir hayat arkadaşınız varsa 1-0 öndesiniz bu hayatta. Yüzünüz asıldığında, niye beş karış suratla oturuyorsun yerine, gülmek yüzüne daha çok yakışıyor sevdiğim gibi daha naif cümleler kuran bir adamsa karşınızdaki ne mutlu size. Her zaman, her yerde, herkesin yanında sizi sahiplenip savunuyorsa şükredin Yaradana. Sevgi sözcüklerini sadece yatakta değil, gün içinde de telaffuz ediyorsa, güzelliğinizi dile getiriyorsa sürekli, bilin ki yaşadığı gerçek sevgi. Sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklarından kurtulması için sürekli teşvik ettiğinizi unutmayıp "Senin sayende Rabbimin izni ile kurtuldum, Allah razı olsun" diyebiliyorsa varın secdeye teşekkür edin Allah'a (cc). Ailenizi, işi ne kadar yoğun olursa olsun en azından haftada bir kez bile olsa arıyorsa bilmelisiniz ki bu size olan sevgi ve saygısındandır. Arada sürprizler yapıp sizi şımartıyorsa kıymetini bilin sevdiceğinizin. Kötü h

Kadın olmak zor fakat Doğu'da kadın olmak daha da zor gibi geliyor bana. Her gün bir kadın cinayeti duymak öfkelendiriyor beni.  Çocuk denecek yaşta bir mal gibi satılan kızlar gençliğini yaşayamadan kadın oluyor. Kendi büyümeden bir de bebek büyütüyor… Ve ardı arkası kesilmeyen töre cinayetleri var. Sanki kadın öldüğünde namus kurtuluyor. Ne şerefsizler ki kendi kanlarından olan insanlara tecavüz edip, kötü emellerine alet ediyorlar sonra yaptıkları pisliği örtbas etmek için suçsuz kadınları infaz ediyorlar. Kendi içlerinde adalet oluşturmaya çalışıp yaptıkları adiliği matah sanıyorlar... Asıl namussuz olanlar, asıl öldürülmesi gerekenler hayatta kalıyor. Yeni kurbanlar vermek için… Yazık kıyılan masum bedenlere, günah boynu bükük analara... Bunların vebalini nasıl ödeyecekler bilemiyorum… Duymadığımız, medyaya yansımayan kim bilir kaç infaz var? Bugün kaç çocuk zorla kadın olmaya zorlandı? Kaç kadın daha vahşice öldürüldü?

Bir kadın senden çıkaramadığı siniri yıllarca gözü gibi bakıp uzattığı saçlarını keserek çıkarıyorsa bil ki bir gün senin de sıran gelir. Alışık olduğu doğal saç rengini değiştirmesine sebep oldu isen ayağını denk alma zamanın geldi demektir. Bir kadının yüreğinden sevgini silmeyi başarmışsan eğer ve buna rağmen yanında ise biraz saygısı kaldığındandır. Bunu iyi kullanman gerektiğini bilmelisin. Unutmamalısın; aramıyorsa bir kadın, yüreğinde tükenen sevginin yoksunluğundandır. Bir kadına kolay kolay kestiremezsin saçlarını. Alışkanlıklarından vazgeçiremezsin. Kadının yüreğindeki sevgiyi silemezsin. Eğer kestirdi isen saçlarını, alışkanlığını değiştirdi isen, sevgini sildi isen kalpten o kadının yüreğine sevgisizlik yerleşmiş demektir. Sevgisiz kadın için hiçbir şeyin anlamı yoktur artık; en çok da onu yaralayanların yeri yoktur. Bir kadını yaralamak kolaydır. Ama son adımını attığında bunu telafi etmeye gücün yeter mi bilinmez. Bu yüzden hayatınızdaki ka