''Mutsuzluk nedir?'' diyordu adam kadına ve kadın gözleri dalgın yanıtlıyordu yüreğini acıtan soruyu hüzünlü sesiyle... - Başkalarının mutluluğunu ağlayarak seyretmek en büyük mutsuzluktur. Adam aldığı cevaba şaşkın yeni bir soru yöneltiyordu gözleri nemli kadına: -Peki mutluluk neydi? Derin bir iç çekip denizleri bile kıskandıracak güzellikteki gözlerinden süzülen yaşlara aldırmadan cevap veriyordu kadın: - Mutluluk insanı yaşama bağlayan, her anına şükretmesine vesile olan bir kelebeğin ömrü gibi kısa, nefes kadar gerekli kalbin meyvesi. Diyor ve inci tanesi gibi yanaklarından süzülen yaşları dokunsan kırılacak naiflikteki parmakları ile siliyordu. Adam karşısındaki nadide güzelliğin bu denli yaralı olabilmesine içten içe üzülüyor, rüzgarda savrulan güneşi kıskandıran saçlarını okşamamak için kendini zor tutuyordu. Adamın üzüntüden sesi çatallaşıyor, kelimeler boğazına diziliyordu. Yine de sorularını sormadan gitmek istemiyordu. ...
Yorumlar